Öncelikle bir sosyal paylaşım sitesinde muhtemelen(?) trollük yapmak için koyulmuş adeta "Problem muslims?" ya da "You Mad?" şeklinde bir de açıklama konsa sırıtmayacak şöyle bir fotoğrafımız var;
Ne kadar troll de olsa, saygısızca bir fotoğraf. Ama şimdi ülkemiz gençliğinden bu fotoğrafa gelen yorumlara bakalım;
Fırat *****Bunu Yapan Türkiye Ye Gelsin Yiyosa
Muhammet *****ben sizin ananızın amına otobüs tekeri sokum
Muhammed ******Bunu Yapanın ALLAH cezasını verir...Götveren Ananın amını siksin o köpek!!
Ülkede üniverste okumuş (mesleki yüksek öğrenim almış)düşük yüzde gümbür gümbür tüm cehaletiyle iş, aile hayatında yerlerini almaya başladı.
Erzurumda oruç tutmadığı için linç edilen kadının haberini sosyal medyada paylaşıp "Şerefsizler herkesin dini kendine!" , "Yobazlar!" diye tepki gösteren kişiler linç edilen 3 pkk'lı görünce ağızları sulana sulana "Lan keşke öldürselermiş" diyor. Zaten zulüm yaptığı, can aldığı için nefret edilen kişilere aynı nefret ve hayvanca duygularla cevap veriyor ki dağdaki köpeklerin eğitim, öğretim almadığını ve bizim nefret kusan kişilerin ise en az 12yıllık ve hatta yüksek öğrenim almış kişiler olduğunu düşününce gerçekten de insanın tüyleri diken diken oluyor. Bu zihinsizler sokakta bira içtiği için linç edilip öldürülen üniversteli gençleri çok çabuk unuttular. Zaten herşeyi hatırlatıldığı kadar hatırlayabilen bir genç nesil var.
Medyanın hatırlattıklarını hatırlayabilen, köşe yazarlarının, entelektüel geçinen lümpenlerin yorumlarına kafa yormadan katılan, basit mantıktan yoksun popülist bir yeni nesil. Güncel olaylar hakkında yapılan yorumların yanlızca "copy-paste"den oluşması da zaten bu acı gerçeği yüzümüze vuruyor. Böyle bir kayıp nesil, satılmış bir medyayla birleşince sansüre karşı gelen ancak farklı olanı yargılayıp nefret kusan, yandaş medya "Bu faşittir, düşmanımızdır" dediğinde linç eden, özetle iğrenç bir durum ortaya çıkıyor.
Van depremiyle ilgili yorum yaparken depremden sadece bir kaç ay önce orda yaşanan olaylardan , yorumsuz bir şekilde, bahsetmek faşistlik olarak adlandırılırken; bir kişi bu yorumu yaptığı için cevap olarak masum insanlara saldırmak, taşlamak, küfür etmek, araçlarını devirmek bir tepki oluyor.
Bu video depremin olduğu yerden yorumsuz bir kesit
Peki ne yapalım? Yardım etmeyelim mi? Tabi ki de hayır.
Ama yumuşacık koltuklarınızda göz sulandırıp "Ay yazıııııeeeaak" diyerek vican vergisi olarak bir battaniye 2 bebek bezi yollayıp pespembe vicdanlarınıza mastürbasyon yapmayın. "Haydi hep beraber yardım edelim mesaj atalım şu numaraya" şeklinde yazılar paylaşmaktansa 2 komik video arasında, dikkatleri daha önemli noktalara çekin, yağmalanan ve daha sonra parayla satılan yardım malzemelerine çekin dikkatleri, bunlar giderilmeden zaten verdiğiniz 2 bezin 1 bisküvinin hiçbir anlamı yok.
Bunları yaparken de yakın zamanda kaybettiğimiz gencecik askerlerimizi, polislerimizi unutmayın. Elektiriğin %57.2 sinin kaçak kullanıldığı bir ile gittiğini unutmayın. Olan olaylara bakın, olayı kendiniz yorumlayın ve birbirinize yaftaları bir gerçeği gösterdiği için yapıştırmayın.
Kadın yıllarca toplumda ezilen taraf oldu. Bunun hepimiz farkındayız. Ancak bulunduğumuz yüzyılın başında işler değişti, erkek hegemonyası devrildi, eşitlik(!) sağlandı, şimdi de çirkinleşme zamanı.
Çok daha gerilerden getirdiğimiz "toplayıcı" ve "avcı" kimliklerimiz ne kadar silinmeye yüz tutmuş gibi görünse de hala kamera arkasında, yönetmen koltuğunda oturmaktadır. Yaptığımız her hareketin ilk kıvılcımı bu kimliklerimizi taşıdığımız "İD" den çıkar. En derinden "Yemek" diye bir komut gelir, daha sonra bu "karnın acıktı" ya dönüşür, daha sonra mediyetle şekillendirilip "Bir restorana git" yahut "Evde yemek yap. Ye" şeklinde işlendikten sonra faaliyete dönüştürülür.
Aynı mekanizma erkeğin beynine "Avlan" komutunu verince bu fonksiyonun son eylemi olarak erkek çalışır, para kazanır ve mağrasına ganimetiyle gelir. İşte sorun da şurda başlar ki kadın biyolojik kimliğini yitirip avlanmaya çalışır. Avda başarılı olmayan kadın eksiklik hisseder, "Neden erkek avlanabiliyor ve ben avlanamıyorum" diye düşünürken şuçu avlanmaya çalıştığı ormana atar, erkeğe atar, "Kendi düzeninizi bizsiz kurmuşsunuz." der. Burda olan mantık hatasının asıl sebebi ise kapital düzenin hayatlarımıza kattıklarıdır.
1) Standart Güzellikle, Ortalama Gelir Düzeyinde Bir Kadın: Ailesinin sosyal ve ekonomik durumu sayesinde ortalama bir eğitim alır, kendisiyle beraber olmak isteyen (örnek olarak) 5 kişiden en sağlıklısı ve gelir düzeyi en iyi olanı seçer. Kendisi ve kocasının güzelliği ortalamasında (genetik olarak) güzellik ve sağlıkta bir çocuk dünyaya getirir. Bu çocuğu kendi ve kocasının gelirleri el verdiği bir sosyal ve ekonomik bir ortamda yetiştirir ve kendileriyle arasında uçurum olmayacak seviyede bir çocuk topluma katar ve bu döngü böyle devam eder.
2) Güzel ve Ortalama Gelir Düzeyinde Bir Kadın: Aynı şekilde ailesinin katabileceği kadar bir ortamda ortalama bir eğitim alır, kendisiyle beraber olmak isteyen (aynı ortalama örnekten) 20 kişiden en sağlıklısı ve gelir düzeyi en iyi olanı seçer. Ancak bu sefer seçtiği kişi 1. örnekteki kadının eşinden daha iyi durumda olur (Güzellik ve ekonomik durumdan), sınıf atlar. Daha güzel bir çocukları olur (yine genetik) çocuk daha iyi bir ortamda büyür ve bu da böyle devam eder.
3) Çirkin ve Ortalama Gelir Düzeyinde Bir Kadın: Yine eğitim, çevre olaylarından sonra kendisiyle beraber olmak isteyen 2 kişiyi (yine aynı örnek rakamlar) farkeder ve burda ikiye ayrılır;
Bu 2 kişiden en iyisiyle evlenir, ve bu kişinin durumu yukardaki 2 örnektekilerden de kötüdür, mutsuz olur ekonomik seviyesi ya sabit kalır ya da daha da azalır, çocuğu olur, kuzguna yavrusu güzel görünür ve böyle sürer gider.
Ya da aza tamah etmez çalışır didinir daha iyi bi meslek sahibi olur ekonomik olarak sınıf atlar, kendisiyle beraber olmak isteyenlerin ortalaması artar. Aile kurar, çocukları olur. Bu ortamı kurmak için çok çalışmıştır.
Şimdi son olarak 3.örneğin 2. şıkkındaki kadın bu duruma gelmek için çok çabalamıştır ve kendiyle aynı (belki daha iyi) durumdaki 2. örnekteki kadınımızı görür. "Ben bu kadar çalışmış çabalamışken o cukkadan, zengin bir koca bularak bu hale gelmiş. Bu haksızlık!" der. Bazen bunu dışa vurmasa da insan doğası gereğince kıskanır.
İşte bu durumdaki kadınlar "Feminist" olur efendim. Oysa 2. örnekteki güzel kadın hala idimizin sözü geçtiği için, doğa kanunlarının ve genetiğin gerektirdiğinden ötürü bu durumdadır ancak feministler bunu reddeder. Bu sebeplerden dolayı da güzel feminist bulunmaz. Ancak bir feministin karşısına "Güzel feminist yoktur." teziyle çıktığınız zaman;
• "Güzellik görecelidir" der ve siz mutlak güzel'i (çoğunluğun güzel kabul ettiği kişileri) anlamazdan gelir. Tartışmanın ileriki safhasında "Önemli olan iç güzelliği" diyerek ütopik feminizm cumhuriyeti kimliklerini adeta masaya vururlar. Seslerini yükseltirler, "Senin gibi sığ biriyle tartışmam bile" gibi cümleler kullanarak tartışma ortamında götüm götüm kaçarlar. Özet olarak sığ bir şekilde çemkirir kendilerini de lady zannederler.
• "Ama şu var... şu kadın da var çok güzel" diyerek femizm'in ekmeğini semirerek paraları götürmüş oyuncuları, yazarları, siyasetçileri vb kişileri gösterirler. Siz o kişilerin femist olmadıklarını sadece "Ezildi kadın, yandı kadın, erkekler bok yesin, yaşasın kadın" diye çığırtkanlık yapa yapa ceplerini doldurduklarını, sabilerin paralarını höpürdettiklerini söyleyince de. "Bi insan sadece para için hissetmediği bişeyi savunmaz" der, içinizden size "Ohooo güzelim sen kapitalizmi hiç anlamamışsın ki" dedirtir sonra da, sırayla güzellik göreceli gibi klişelere sığır, çemkirir kaçar giderler
Yukarda örnekleri verilen durumların istisnaları olabilir. Ancak istisnalar; "Berdel yaptıkları için depreme düğünde yakalandılar bu sayede kimse ölmedi buyüzden berdel iyi bişydir" den öte değildir.